Tavşan Mina’nın Havuç Bahçesi Masalı
Ormanda yaşayan Tavşan Mina’nın azimli çalışmasıyla düzenlenen “En Renkli Havuçlar” yarışmasını kazanma hikâyesi anlatılır.
Bir varmış bir yokmuş… Uzak diyarların birinde, yemyeşil ormanlarla çevrili, çiçeklerin her sabah dans ettiği huzurlu bir orman varmış. Bu ormanın kıyısında, sarmaşıklarla kaplı küçük bir kulübede Tavşan Mina yaşarmış. Mina, sessiz, sakin ama bir o kadar da sevgi dolu bir tavşancıkmış. Yalnız yaşıyor olsa da Mina’nın kalbi kocamanmış. Sabahları erkenden kalkar, kendi küçük bahçesinde sebzelerini eker, sonra topladıklarını ihtiyacı olan dostlarıyla paylaşırmış. Kimi zaman sincap Bubu’ya, kimi zaman yaşlı baykuş Tonton’a havuç ve marul götürürmüş. Orman halkı Mina’yı çok severmiş çünkü o yardımseverliğini hiç saklamazmış.
Bir sabah, gökyüzünde kanat çırpan posta güvercini Pipik, ağacın en yüksek dalına inip yüksek sesle bağırmış: “Duyduk duymadık demeyin! Bahar Festivali yaklaşıyor! En Renkli Havuç Yarışması başlıyor! Kazanana bir yıllık sebze takası hakkı ve altın yonca madalyası verilecek!” Orman bir anda heyecanla dolmuş. Sincaplar zıplayarak tohum aramaya çıkmış, kaplumbağalar yavaş ama kararlı adımlarla bahçelerini temizlemeye başlamış. Herkes bu yarışmaya katılmak için sabırsızlanıyormuş. Tavşan Mina da çok heveslenmiş. Ama bir sorunu varmış: Bahçesinde sadece sıradan turuncu havuçlar varmış ve elinde fazla tohum kalmamış. Üzgün bir şekilde komşusu sincap Bubu’ya dert yanmış. Bubu gülümseyerek bir kesecik uzatmış: “Bunlar özel tohumlar Mina. Mor, sarı ve hatta kırmızı havuçlar çıkarabilir. Ama unutma, bu tohumlar sadece sevgiyle büyür. Onlara iyi bak.” Mina’nın gözleri parlamış. Hemen tohumları dikkatle toprağa ekmiş. Toprağı elleriyle nazikçe örtmüş, sonra sulamış. Her sabah erkenden kalkıp minik bir melodiyle havuçlarını selamlamış. “Günaydın güzel tohumlarım, Uyanın, ışığa doyun, Sularla serinleyin, Sevgiyle büyüyün.” Mina sadece sulamakla kalmamış, yabani otları tek tek temizlemiş, toprağın yumuşaklığını kontrol etmiş. Geceleri, kulübesinin penceresinden ay ışığını bahçesine yönlendirmiş. “Belki ay ışığı da fayda sağlar,” demiş. Diğer hayvanlar büyük seralar, parlak ışıklar ve süslü tabelalarla yarışmaya hazırlanırken Mina’nın bahçesi mütevazı ama sevimli kalmış. Herkes onun kazanamayacağını düşünmüş. Günler geçmiş, nihayet festival günü gelmiş çatmış. Orman meydanı rengârenk çiçeklerle, bayraklarla süslenmiş. Jüri masasında yaşlı baykuş Tonton, geyik Ayla ve sincapsever aşçı kirpi Mimo oturuyormuş. Katılımcılar teker teker bahçelerini tanıtmış. Sıra Mina’ya geldiğinde herkes sessizleşmiş. Mina, minik sepetine en güzel havuçlarını yerleştirip jüriye sunmuş. Havuçlar sadece mor, turuncu, sarı değilmiş; bazılarının kabuklarında kalp desenleri varmış! Üstelik mis gibi bir koku yayıyormuş etrafa.

Jüri üyeleri havuçları koklamış, tatmış, elleriyle incelemiş. Birbirlerine bakıp gülümsemişler. Tonton Baykuş öne çıkarak sonucu açıklamış:
“Bu yılın birincisi, doğallığı, emeği ve sevgisiyle Tavşan Mina!” Alkışlar yükselmiş, kelebekler etrafta dönmeye başlamış. Mina’nın gözleri yaşarmış. İkinci kaplumbağa Roni, üçüncü ise sincap Nilo olmuş. Ama herkes birinci gibi hissediyormuş, çünkü yarışma dostça geçmiş. Mina aldığı sebze takası hakkını sadece kendi için kullanmamış. Bahçesini büyütüp ihtiyaç sahiplerine tohum, meyve ve sebze dağıtmaya başlamış. Bahçesi kısa sürede ormanın kalbi olmuş. Artık sabahları sadece Mina değil, diğer hayvanlar da gelip şarkılar söylüyormuş. O günden sonra ormanda şöyle bir söz dolaşır olmuş: “Toprak sevgiyle buluşursa, kalp gibi havuçlar açar.” Ve gökyüzü güneşle, bahçe ise neşeyle dolmuş… Masal da burada bitmiş.
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.