Minik Kaplumbağa Tila’nın Masalı
Bir varmış bit yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak denizlerin kıyısında, palmiyelerle çevrili sakin bir koyda Tila adında minik bir kaplumbağa yaşarmış. Tila, ailesiyle birlikte deniz kenarında, mercanların arasına saklanmış güvenli bir yuvalarında mutlu bir hayat sürermiş.
Tila’nın bir tuhaf alışkanlığı varmış: Yemeğini hiç tam yemezmiş. Sabahları annesi ona taze yosunlar ve deniz marulları hazırlasa da birkaç lokma alır, “Doydum!” deyip yüze yüze uzaklaşırmış. Öğlen yemeğinde midye kabuklarından yapılmış nefis salatalar, akşamları deniz kestanesi püresi bile ilgisini çekmezmiş. Annesi ve babası bu durumdan endişelenirmiş ama Tila’nın moralini bozmamak için ona belli etmezlermiş. Günler böyle geçmiş, Tila’nın yüzü solmuş, yüzmekte zorlanmaya başlamış. Bir gün, sabah güneşi mercanların arasından suya dans eden ışıklar gönderirken, Tila çok halsiz hissedip yuvasından çıkmamış. Annesi hemen babasını çağırmış. “Onu mercan resifindeki iyileştirici balık doktoruna götürelim,” demiş. Doktor balık, Tila’yı dikkatle muayene etmiş. “Küçük dostum, sen yeterince yemek yemiyorsun. Vücudunun güçlü olması için daha fazla besine ihtiyacın var,” demiş. Tila başını öne eğmiş, “Ama doymuş gibi hissediyorum…” diye fısıldamış. Doktor, gülümseyerek: “O his seni kandırıyor olabilir. Vücudunun büyümesi, yüzebilmesi, kabuğunun sağlam olması için yemeye ihtiyacın var.” Tila birkaç gün doktorun verdiği özel yosun çorbasını içmiş, biraz toparlanmış ama hâlâ yemeklerini bitirmiyormuş. Bir gece, Tila uykuya daldığında çok garip bir rüya görmüş. Rüyasında kendini kocaman dalgalar arasında yüzmeye çalışırken bulmuş. Ama o kadar zayıfmış ki, kabuğu ağır geliyor, yüzgeçleri onu taşımıyor, dalgalar arasında batıp çıkıyormuş. Yosunlar elini uzatıp “Bizi ye ki güçlen!” diye fısıldamış. Mercanlar bile ona “Küçük dostum, enerjini topla!” diye seslenmiş. Tila korkuyla uyanmış. Kalbi hızlı hızlı atarken annesini çağırmış: “Anne! Çok kötü bir rüya gördüm! Yemek yemediğim için güçsüz kalıp, dalgaların arasında boğuluyordum.” Annesi sakin bir gülümsemeyle: “Bunu iyi ki gördün Tila. Belki de bu rüya sana bir şey anlatmaya çalışıyordur,” demiş ve mutfağa doğru yüzmüş. Biraz sonra elinde deniz yosunlarından yapılmış büyük bir tabakla geri gelmiş. Tabakta Tila’nın en sevdiği midye salatası da varmış. Tila önce bir süre bakakalmış, sonra derin bir nefes alıp yemeye başlamış. Önce yarısını bitirmiş, sonra rüyasını hatırlayıp devam etmiş. Biraz zorlanmış ama sonunda tabağın tamamını bitirmiş. Annesi gururla: “Aferin sana Tila! İşte böyle. Her lokma seni güçlendirecek,” demiş.

O günden sonra Tila her öğününü bitirmeye çalışmış. Sabahları yosun çorbası, öğlenleri midye salatası, akşamları deniz kestanesi püresiyle karnını doyurmuş. Birkaç hafta içinde yüzgeçleri güçlenmiş, kabuğu daha parlak olmuş. Artık dalgalarla yarışır, arkadaşlarıyla oyunlar oynar hale gelmiş. Eskiden ayda bir kere hastalanan Tila, artık yılda bir bile hastalanmaz olmuş. Sağlığı yerine gelince daha neşeli, daha enerjik bir kaplumbağaya dönüşmüş. Ve Tila, her gördüğü genç kaplumbağaya aynı nasihati verirmiş: “Ne olursa olsun, yemeklerini bitir. Çünkü güçlü olmak, sağlıklı olmak demektir.” Ve minik Tila, ailesi ve dostlarıyla birlikte hep mutlu yaşamış.
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.