Mercan Koyu’nun Cesur Balığının Masalı
Masalın Özeti: Korkak balık Fino, arkadaşını kurtarmak için dalgaların arasına atlar ve cesaretin, korkmamak değil, korksa bile doğru olanı yapmak olduğunu öğrenir.
Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak denizlerin derinlerinde, renk renk mercanlarla dolu bir koy varmış. Bu koyun adı Mercan Koyu’ymuş. Mercan Koyu’nda her türden deniz canlısı yaşarmış: dans eden deniz atları, salınan yosunlar, gülümseyen kaplumbağalar ve pırıl pırıl pullarıyla küçük balıklar… Bu koyda yaşayan balıklardan biri, Fino adında minicik bir mavi balıkmış. Fino’nun pulları gökyüzü gibi parlamış ama cesareti minicikmiş. Ne zaman büyük bir dalga çıksa, hemen bir kayalığın arkasına saklanırmış. Arkadaşları oyun oynarken o hep uzaktan izler, “Ya dalga beni alırsa?” diye endişelenirmiş.
Bir gün, deniz tertemiz ve sakinken, Fino en yakın arkadaşı Mavi’yle birlikte mercanların arasında yüzüyormuş. Mavi çok enerjik bir balıkmış; her zaman keşfetmeyi severmiş. “Fino! Şuraya bak! Mercanların arasında ışıl ışıl bir deniz kabuğu var!” diye bağırmış heyecanla. Ama o anda, uzaklardan bir uğultu duyulmuş.
Denizin yüzeyinde kabaran dalgalar, Mercan Koyu’na doğru hızla geliyormuş. Fino korkuyla geriye yüzmüş. “Mavi, geri dönelim! Dalgalar geliyor!” demiş. Ama Mavi çoktan kabuğa ulaşmış bile. Birden güçlü bir akıntı Mavi’yi yakalamış ve onu sürüklemeye başlamış. “Mavi!” diye bağırmış Fino, ama sesi dalgalar arasında kaybolmuş. Ormandaki tüm küçük balıklar korku içinde saklanmış. Deniz atları yosunların arasına gizlenmiş, yengeçler taşların altına girmiş. Ama Fino, yüreği küt küt atarak Mavi’ye bakmış. Arkadaşının gözlerinde korku görmüş. Fino’nun aklından bir ses geçmiş: “Ben küçük ve güçsüzüm… Dalgalara dayanabilir miyim? Ya beni de sürüklerse?” Ama sonra kalbinden başka bir ses yükselmiş: “Korkmak normal… Ama dostunu yalnız bırakmak olmaz.” Fino derin bir nefes almış. Yüzgeçlerini açmış ve hızla akıntıya doğru atılmış. Dalgalar onu bir o yana, bir bu yana savurmuş. Tuzlu su gözlerini yakmış, yüreği korkuyla dolmuş. Ama Fino geri dönmemiş. Bir süre sonra Mavi’yi bir kayanın kenarına tutunmuş halde bulmuş. “Mavi! Dayan, seni kurtaracağım!” demiş Fino. Küçük yüzgeçleriyle büyük bir çabayla arkadaşına ulaşmış. Birlikte yüzeye doğru değil, akıntının ters yönüne doğru yüzmüşler. “Beraber başarabiliriz!” demiş Mavi’ye. Sonunda büyük bir deniz kabuğunun arkasına sığınmışlar. Dalga sakinleştiğinde ikisi de yorgun ama güvende kalmış. Kıyıya döndüklerinde tüm deniz canlıları onları alkışlamış. Yengeç Bito kabuğundan çıkıp, “Fino! Senin kadar cesur birini görmedim!” demiş. Deniz atları minik kabarcıklarla onları kutlamış, kaplumbağa Tota başını eğip saygıyla gülümsemiş. Fino ise hala şaşkınmış. “Ben aslında çok korktum,” demiş utanarak. Yaşlı kaplumbağa Tota gülümsemiş: “Gerçek cesaret, korkmamak değildir küçük dostum. Korkarken bile doğru olanı yapmaktır.”

O günden sonra Fino dalgalardan saklanmamış. Hala bazen korkarmış, ama artık korkusunu kalbine hapsetmiyormuş. Çünkü biliyormuş ki, cesaret yürekte başlar. Ve o yürek, ne kadar küçük olursa olsun, büyük bir deniz kadar güçlü olabilir. Mercan Koyu’nda gün batarken, deniz hafifçe dalgalanmış. Fino ve Mavi birlikte oynamış, mercanların arasında kabarcıklar çıkararak kahkahalar atmışlar. Artık herkes Fino’ya “Mercan Koyu’nun Cesur Balığı” diyormuş.
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.

