Çocuk HikayeleriHikayelerUzun Hikayeler

Melis ve Işıkların Ritmi Hikayesi

Karanlıktan korkan ama ışıkla dans etmeyi seven bir kızın, sahne korkusunu ve içindeki karanlığı aşarak kendini bulma yolculuğu.


Melis, yüksek binalarla çevrili büyük bir şehirde, bir apartman dairesinde ailesiyle birlikte yaşarmış. Melis, bu sesli şehirde, kendi dünyasına dönük bir kız çocuğuymuş. Okulda çok konuşmaz, teneffüslerde genellikle kitap okurmuş. Ama kalbinin içinde gizli bir tutkusu varmış: ışıkla dans etmek. Gündüzleri ışıkla oynamayı çok severmiş. Güneş camdan içeri sızdığında, yerde oluşan şekilleri izler, elleriyle onların üzerinden geçermiş. Ama geceler Melis için zorluklarla doluymuş. Odayı saran karanlık, duvardaki gölgeler, yatağın altından fısıldayan sessizlik… Bunların hepsi Melis’i korkuturmuş. Karanlık geldiğinde içine kapanır, gözlerini sımsıkı kapatır, sabahı beklermiş.

Bir gün, annesi onun korkularını fark etmiş. Melis’in başucuna küçük, ay şeklinde bir gece lambası yerleştirmiş. Lambanın yumuşak sarı ışığı odaya yayılmış ve karanlık birden dostça görünmeye başlamış. Melis ilk başta sadece rahat uyumaya başlamış ama zamanla bu küçük ışığın oluşturduğu gölgelerle oynar olmuş. Ellerini ışığın önünde hareket ettirerek duvara hayali figürler çizmiş, sonra ayağa kalkıp bu gölgelerin arasında dönmeye başlamış. İlk defa karanlık, korktuğu bir şey değil, bir oyun alanı olmuştu onun için. Işıkla gölgelerin dansı, Melis’in kalbinde yeni bir dünya yaratmış. Gece lambası açıldığında, o artık sadece uyumakla kalmıyor, hayal gücünü ışıkla sahneye taşıyormuş. Melis büyüdükçe bu gece dansları onun için bir gelenek hâline gelmiş. Işıkla oynayan gölgeler, hayal gücünü harekete geçiriyor; minik parmakları, bilek hareketleri, hafif dönüşleriyle gölgelerle adeta dans ediyormuş. Ama bu danslar hep kendi odasında kalmış. Kalabalıklar, gözlerin üstüne çevrildiği sahneler, alkışlar… Bunların hepsi onun için ürkütücüymüş. Bir gün okulun tiyatro kulübü, yıl sonu gösterisi için bir tema açıklamış: “Gölgelerle Dans”. Öğrencilerin kendi hikayelerini yazmaları ve bu hikayeye uygun bir performans sergilemeleri bekleniyormuş. Öğrenciler sahnede gölgeler, ışık oyunları, dans veya drama ile özgün gösteriler sunacaklarmış. Melis’in kalbi birden hızla atmaya başlamış. Bu tam da onun hayal ettiği gibiymiş! Ama sonra sahneyi, kalabalığı, üzerine çevrilen dikkat dolu bakışları düşünmüş ve ürpermiş. Yapamazmış gibi hissetmiş. Katılmak istiyor ama aynı zamanda korkuyormuş. Bu duygularla eve dönünce annesi onun sessizliğini fark etmiş. “Melis neyin var kızım?” diye sormuş. Melis başını sallamış. “Işığın olduğu yerde gölge olur… Ama ben gölgelerden korkuyorum,” demiş. Annesi elini tutup yumuşak bir sesle şöyle demiş: “Karanlık, bazen sadece ışığın fark edilmesini sağlar. Unutma Melis, ışık yalnızca lambada değil, senin içindedir.” Bu sözler Melis’in içinde bir şeyleri kıpırdatmış. Belki de korkusunu yenecek olan şey, kendi içindeki ışığı fark etmekti. Ertesi sabah öğretmenine gidip gösteriye katılmak istediğini söylemiş. Melis evde hikayesini yazmaya başlamış. Hikayesinde, karanlıktan korkan ama bir gece küçük bir ışığın peşine takılıp cesaretini bulan bir kızdan bahsetmiş. Bu kız ışığın gölgesinde kendi adımlarını keşfetmiş, gölgelerle dans etmeyi öğrenmiş ve sonunda sahneye çıkıp korkularına veda etmiş. Gösteri için annesiyle birlikte özel bir kostüm hazırlamış. Siyah tül bir elbisenin üzerine, küçük parlayan LED ışıklar dikmişler. Karanlıkta sadece onun üzerindeki minik ışıklar görünüyormuş. Kostüm hem basit hem de büyüleyiciymiş.

Gösteri günü geldiğinde Melis’in içi kıpır kıpır olmuş. Sahneye çıkmadan önce derin bir nefes almış ve annesinin sözlerini hatırlamış: “Işık senin içinde.” Salonun ışıkları sönmüş. Ortalık zifiri karanlığa bürünmüş. Sonra birden Melis’in üzerindeki minik ışıklar yanmış. Müziğin ritmi başlamış ve Melis ellerini yavaşça kaldırıp dans etmeye başlamış. Gölgelerle birlikte dönen, parlayan, kıvrılan hareketleriyle herkes büyülenmiş. Dans bittiğinde bir an sessizlik olmuş. Sonra tüm salon alkışlarla çınlamış. Melis, kalabalığın arasında ilk defa bu kadar huzurlu hissetmiş. En büyük ödülü kazanmıştı: kendi korkusunu yenmek. O günden sonra karanlık onun için artık bir son değil, bir başlangıç olmuş. Işığın ritmiyle dans eden kız, artık sahnenin de yıldızıymış.

Daha fazla uzun hikaye okumak isterseniz Uzun Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir