Kardeş Su Samurlarının Masalı
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, güneşin göle yumuşacık ışıklar bıraktığı, rüzgarın yapraklarla fısıldaştığı geniş bir orman varmış. Bu ormanda iki kardeş yavru su samuru yaşarmış, isimleri Lilo ve Nuki imiş. Bu iki kardeş birbirine çok benzer, aynı kuyruğu savuruşlarıyla herkesin yüzünü güldürürmüş. Ama bir özellikleri varmış ki bu anne ve baba su samurunu çok üzermiş. İki kardeş sürekli tartışır, olmayacak şeylerden kavga çıkarırlarmış. Lilo suya dalıp çıkmayı, Nuki ise taş toplayıp suyun üzerine fırlatarak halka yapmayı severmiş. Oyun zamanı gelince biri diğerini beklemez, ikisi de kendi istediğini oynamaya çalışırmış. Böyle olunca suda da karada da küçük çatışmalar bitmezmiş.
Günlerden bir gün ormanın büyükleri, Göl Kıyısı Keşif Haftası düzenlemeye karar vermiş. Bu hafta boyunca her yavru, farklı bir yaşlı hayvanın yanında kalarak doğayı, sabrı ve birlikte yaşamanın güzelliklerini öğrenecekmiş. Lilo’nun öğretmeni, ağaçların gölgesinde sessizce dolaşmayı seven yaşlı kaplumbağa Merli olacakmış. Nuki ise gölün öteki tarafında yaşayan bilge balık Darya’nın yanında kalacakmış. İkiz su samurları ayrılacaklarını duyunca önce pek önemsememişler. Lilo, “Nuki olmadan daha hızlı yüzerim,” demiş. Nuki de, “Lilo olmadan taşlarımı kimse kapmaz,” diye düşünmüş. Ama ayrılık başladığında ikisinin de içinde bir şeyler değişmeye başlamış. Lilo, kaplumbağa Merli ile birlikte ormanın serin patikalarında yürürken yeni bitkiler, ağaç kabukları ve kuş sesleri tanımış. Her şey çok güzelmiş ama akşam olduğunda sessizlik birden ağır gelmeye başlamış. Ertesi sabah Lilo, gölün kenarında parıldayan yuvarlak bir taş bulmuş. Elinde çevirip gülümsemiş: “Nuki olsa şimdi bu taşı alır, suya atıp ‘Hadi halka yarışması yapalım!’ derdi…” Sonra taş elinde yumuşacık ısınmış: “Keşke o burada olsaydı.” demiş içinden. Nuki, bilge balık Darya ile birlikte suyun altında uzun gezintilere çıkmış. Darya ona göl bitkilerini, balıkların yaşamını ve suyun derinliklerinde nasıl sessizce beklemeyi öğrenmesi gerektiğini anlatmış. Nuki ilk kez uzun süre sakin kalmış. Suyun yüzeyine çıkıp rüzgarın oluşturduğu hafif dalgalara bakarken içinden geçirmiş: “Lilo olsa şimdi suya dalar, sonra da çıkınca ‘Bak ne kadar hızlıyım!’ diye övünürdü… Aslında onunla yarışmak güzeldi.” diye düşünmüş. Günler geçtikçe iki kardeşin birbirini özlemesi kocaman bir yumak gibi büyümüş.
Keşif haftasının sonunda tüm yavrular gölün merkezindeki büyük kayanın etrafında buluşacakmış. Lilo adımlarını hızlandırmış, kalbi sevinçle çarpmış. Nuki de sudan çıkıp kuyruğunu heyecanla sallamış. Kalabalık içinde göz göze geldikleri anda ikisi de aynı anda koşmaya başlamış. Lilo’nun elinde parlak taş, Nuki’nin ağzında Lilo’nun sevdiği çam kozalarından biri varmış. Birbirlerine sarılmışlar, sanki göl bile onların kavuşmasını yansıtmak için daha bir parıldamış. Lilo taşını uzatmış: “Bunu bulduğumda seni düşündüm.” Nuki de kozasını bırakmış: “Sen olmadan oynadığım oyunlar eğlenceli olmadı.” demiş. İkiz su samurları o gün uzun uzun konuşmuş. Lilo, “Seni beklemeyi öğreneceğim,” demiş. Nuki ise, “Beraber oynayacağımız oyunları birlikte seçelim,” diye eklemiş.

O günden sonra göl kenarında kavga değil, kahkaha duyulmuş. İki kardeş artık birbirini dinliyor, sabrediyor ve oyunları birlikte kuruyormuş. Ormanın tüm canlıları bu değişimi fark etmiş. Ve böylece Lilo ve Nuki, göl ormanının en uyumlu, en neşeli kardeşleri olarak günlerini mutlulukla geçirmişler. Masal da burada bitmiş.
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.

