Çölün Küçük Dostları Masalı
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Güney Çölü’nde kavurucu bir yaz gününde, sıcak havanın kumlara vurmasıyla bütün hayvanlar gölgelere çekilmek için, serin yerler arıyorlarmış. Ama Moko ve Lita o hayvanlardan değilmiş. Onlar tam tersine, yiyecek bulmak için o kavurucu sıcakta hala koşup duruyorlarmış. Moko’nun kulakları uzun ve kocaman, Lita’nınkiler ise minik ama çok hassasmış. Birlikte yaşamalarına rağmen, son zamanlarda yiyecek azaldığı için her şeyi kendilerine saklamak ister olmuşlar.
Bir sabah Moko, kumların arasında parlayan bir şey görmüş. Hızla gidip kumları eşelemiş ve güneşten hafifçe ısınmış kocaman bir hurma bulmuş. “Yaşasın! Bugün karnım doyacak!” diye sevinmiş. Tam hurmayı yuvasına taşıyacakken, Lita koşarak gelmiş. “Ben de hurmayı gördüm! O benim olmalı!” demiş. Moko şaşırmış. “Ama ben önce buldum!” Lita kaşlarını çatmış. “Önce görmek daha önemlidir!” Derken hurmayı aynı anda tutmuşlar. Moko sağından, Lita solundan çekiştirmiş. “Benim!” “Hayır, benim olmalı!” Küçük hurma iki yana sallandıkça kumların arasından rüzgar yükselmiş. Sıcak rüzgar hurmayı birden havaya kaldırmış, kum üzerinde hızla yuvarlayıp çölün ortasındaki kaktüslerin arasına düşürmüş! Moko ve Lita şaşkınlıkla bakakalmış. “Hurmamız… gitti,” demiş Moko üzülerek. “Evet,” demiş Lita. “Çünkü kavga edip tutamadık.” Tam o sırada gölgeli bir kayanın üzerinden yaşlı çöl kaplumbağası Zeno çıkmış. İki fareyi izliyormuş. “Sıcak çöl size bir şey öğretmeye çalışıyor,” demiş yavaşça. “Paylaşmadığınız şey elinizde durmaz. Ama paylaşmayı öğrenirseniz kum bile size bereket sunar.” Moko ve Lita başlarını önlerine eğmişler. Lita fısıldamış, “Özür dilerim Moko.” Moko da gülümseyerek, “Ben de özür dilerim,” demiş. “Şimdi birlikte arayın,” demiş Zeno. “Çöl, uyum içinde çalışanlara yardım eder.” Böylece iki minik fare yan yana yürümüş. Kaktüslerin arası sıcak ve zorluymuş ama bu kez kavga etmeden, birbirlerine destek olarak ilerlemişler. Bir süre sonra kumun arasında parlak birkaç nokta görmüşler. Lita sevinçle bağırmış: “Bak! Üç tane hurma!” Moko da heyecanla zıplamış. “Hem de daha büyükler!” Hurmaları taşıyıp gölgeli bir kayanın altına getirmişler. Moko birini Lita’ya vermiş, Lita da kendi hurmasının bir parçasını Moko’ya uzatmış. “Bu kez birlikte yiyelim,” demiş Moko. “Evet,” diye gülmüş Lita. “Paylaşınca daha güzel.”

Hurmaların tadı bu kez daha tatlı gelmiş. Karnları doymuş, kalpleri de huzurla dolmuş. Zeno onları uzaktan izlemiş ve memnun bir şekilde başını sallamış. Artık çöl rüzgarında yalnız kavga sesleri değil, iki dost farenin neşeli kahkahaları duyuluyormuş. Masal da burada bitmiş.
Daha fazla uzun masal okumak isterseniz Uzun Masallar kategorimizi inceleyebilirsiniz.

